Sadece Öğretmek
- Kübra Eminoğlu
- 17 Mar 2019
- 2 dakikada okunur

Matt Hern’in “Alternatif Eğitim: Hayatımızın Okulsuzlaştırılması” kitabında yer alan bir hikayede geçen bu söz uzun zamandır sorguladığım “öğretme” eyleminin tek başına anlamsızlığını ve öğrenme sürecindeki etkisini tekrar düşünmemi sağladı. Kitap içerisinde yer alan hikaye şöyle;
“Sadece Öğretmek”
Gen bir adam, sürekli toplum için iyi faydalı bir şeyler yapmak istediğinden bahsediyordu. Ona “Söyle bakalım” dedim “Hangi tür işleri iyi yapabileceğini düşünüyorsun?”
“Sadece öğretmenlik, sanırım” diye yanıtladı genç adam. “Başka türden bir iş yapabileceğimi sanmıyorum, sadece öğretmenlik, hem öğretmenlikle ciddi anlamda ilgiliyim, hem de kesinlikle çok iyi yapabileceğim bir iş olduğuna inanıyorum” diye devam etti.
“Tabi bundan şüphe duymuyorum da asıl ne öğreteceğini merak ediyorum. Dokuma mı? İplik mi? Bunlardan herhangi birini öğretebilir misin?”
“Hayır bunları öğretemem.”
“Boya, dikiş veya marangozluk?”
“Hayır bunlar hakkında da hiçbir şey bilmem.”
“Peki ya tahıl öğütme, yemek pişirme veya bunun gibi ev yaşamına dair becerileri öğretebilir misin?”
“Hayır, bu tarz işlerden hiçbirini yapmadım. Sadece öğretmenlik yapabilirim…”
“Sevgili arkadaşım, sorduğum her soruya “hayır” yanıtını veriyorsun, söylediğin tek şey de öğretmenlik yapabileceğin. Öğretmenlikten kastın nedir? Bahçıvanlık öğretebilir misin?
Geleceğin öğretmeni oldukça sinirli bir sesle cevap verdi “Neden bütün bu soruları soruyorsunuz? Size başında da söyledim, bunlardan başka şeyler öğretebilirim. Edebiyat öğretebilirim”
“Tamam! Tamam! Şimdi anladım. Tagore ve Shakespeare gibi kitap yazmayı öğretebiliyorsunuz?”
Bu sözüm genç adamı iyiden iyiye sinirlendirmişti, homurdanmaya başladı.
“Boş ver” dedim gülerek “Sabrı öğretebilir misin?”
“Ne demek istediğinizi anladım.” Diyerek devam ettim. “Okuma, yazma tarih ve coğrafya öğretebilirsiniz. Bunlar tamamen gereksiz şeyler değildir, hayatta bunlara ihtiyacımız olan anlar da vardır. Ancak yine de bunlar temel ve yaşamsal bilgiler sayılmaz. Peki, dokumacılık öğrenmeyi düşünür müydünüz?”
“Şu an için yeni şeyler öğrenmek istemiyorum. Üstelik dokuma da öğrenebileceğimi sanmıyorum, bugüne kadar hiç el işi türünden işler yapmadım.”
“Bu durumda tabii öğrenmeniz uzun zaman alabilir. Ancak neden öğrenmeyesiniz ki?”
“Öğrenebileceğimi sanmıyorum. Ancak diyelim ki öğrenebilirim. Bu aşırı çalışacağım ve sayısız hata yapacağım anlamına gelir. Lütfen artık anlayın, böyle bir şeye girişemem.”
Bu kısa sohbeti dahi “öğretmenlerimizin” çoğunun psikolojisini anlamamıza yeterli olacaktır. “Sadece öğretmen” olmak yaşamda faydalı olabilecek her tür pratik beceriden uzak olmak, yeni bir şeyler öğrenmekten aciz olmak ve her türden el emeğine karşı kayıtsız olmak ve kitaplara gömülü yaşamak demektir. “Sadece öğretmek” de yaşamdan koparılmış bir ölü olmak anlamına gelir.
Günümüzdeki teknoloji ile birlikte çocuklar bilgiye çok farklı yollar ile ulaşabilmekte. Biz öğretmenler öğrencilerimizin sahip olduğumuz bilgileri onlara yalnızca aktarmamıza ihtiyaç duymadığını anlamak zorundayız. Bizlerde var olan bilgilerin öğrencilerimizin parmaklarının ucunda olduğunu kabul etmeliyiz. Hayal eden, soru soran, problem çözebilen, sosyal sorunlara karşı duyarlı bireyler yetiştirmek istiyorsak yalnızca öğretmeye bir son vermeliyiz. Çocuklarımızın kendi öğrenmelerini sağlayabilmeleri için onlara rehberlik etmeli, bunun için uygun öğrenme ortamları tasarlayabilmeli ve gerektiği durumlarda bu öğrenme sürecine bizler de dahil olarak onlarla birlikte öğrenmeliyiz.
Öğrenmeye rehberlik etmeyi amaçlayan tüm öğretmenlerime sevgiyle…
�
Comments